Datça'dan dönerken, ekim ayında Manisa-Akhisar'daki Çiftçi Ramazan'ın tarlasından topladığımız, sonbahar yeli almış pembe domateslerin çekirdeklerini yıkayıp, temizleyip kağıt havlu üzerinde kurutmuş ve karanlık yerde saklamştıştım.
Kuruyan tohumlar, kağıt havluya sıkı sıkıya yapışıp çıkmamakta israr edince , ben de daha fazla direnmeden oldukları gibi saklamayı yeğledim.
Tarımla ve yetiştiricilikle uğraşanlara sorduğumda ise, kağıdın selüloz olduğunu dolayısıyla doğal ürün olması nedeniyle çimlendirmede hiç sorun yaratmayacağı bilgisini almıştım.
Hatta,bir televizyon programında, tohumların yayılması için kağıtlar içine sarılıp kuşların beslendiği ortamlara bırakıldığına ilişkin yayın içimi biraz daha rahatlatmıştı.
Sonunda, 21 martta, kağıda yapışık tohumları, küçük parçalar halinde koparıp, torflu toprak örtünün altına diktik.
Büyük bir kare saksıyı çıtayla dörde böldük. Bir bölümüne akhisar pembelerini, diğerlerine de sırayla, kendi terasımızda geçen yaz yetiştirdiğim pembe çekirdeklerini ve sevgili Özden hanımın gönderdiklerini diktik ve etiketlendirdik.
28 mart sabahı, bir de ne görelim; akhisar pembeleri, çılgınca, yemyeşil, yemyeşil boyunlarını uzatmamışlar mı?...
Sevincimi varın siz tahmin edin.
Saksının diğer üç bölümünde de kıyasıya yarış sürüyor, da bakalım nasıl gelişecek ve evrilecek?...
İzleyelim, görelim...
3 Nisan 2008 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
merhabalar,
en kısa zamanda resimleri de görmek isterim.
sevgiler
Yorum Gönder