6 Nisan 2009 Pazartesi

2009 PEMBELERİNDE İLK BASAMAKLAR...

Saksıda Pembe domates deneyimimin ÜÇÜNCÜ YILI, inanamıyorum.
Yıllar önce bir sinema filminden yola çıkarak hayalini kurup, Küba'daki 'BalkonTarımı Devrimi'ile iyice heveslendiğim 'SAKSI TARIMI'nda duyduğum keyfi,hoyrat ticari yetiştiriciliğe,önü alınmaz hormonlu üretime başkaldırıyı ve bu nedenle de, Sevgili Avniye Tansuğ'un deyimiyle Pembe Domates Ağı'nın 2 bine yakın üyesiyle koskoca bir' akraba' zenginliğine sahip olma mutluluğuyla birleştiriyorum.
'Geçmişteki iki yılın ürünlerinden haber ver' derseniz, işte orada biraz duraksar çoğu Pembe Domatesçinin gerisine düştüğümü kabul etme 'tevazu'unu da göstermeden geçemem.
İlk yıl,Şadan arkadaşımdan aldığım tohumlardan yaşadığımız vahşi kuraklığa karşın az da olsa pembe domateslerimin tohumlarını geçen yıl Akhisar pembeleriyle ve Şile tohumlarıyla çok zenginleştirip bol miktarda fide dağıtmış olsam da,önceki yıldan daha az,sağlıklı pembe elde edişim burukluk yaşatmadı değil.
DÖKÜLEN ÇİÇEKLER,ALTLARI KARARAN MEYVELER...
Yemyeşil, sağlık fişkıran fideler ne oldu da çiçek aşamasında döküm döküm döküldüler,meyveye ulaşanlar da hastalanıp alttan karararak başka türlü bir hüzne yolaçtılar.
Geçen yılın tek avuntusu, komşularıma verdiğim fidelerden Sinan beyin ürünlerinden torba dolusu pembeleri görmek oldu ve tabii yemek afiyetle...
...VE ÜÇÜNCÜ DENEYİM...
Az sayıda da olsa,kendi pembelerimden ve komşununkilerden tohum alıp kuruttum. Bu kez, daha az sayıda ama daha emin olarak saksıda pembe domates yetiştirme deneyiminin üçüncüsü için kolları sıvadım.
Bahçe işlerinde 'maharetli' Bekir'in görüşünü ve önerisini daha öne çıkararak bu yılki tohum çimlendirme işine 11 mart'ta başladık.
Bekir dedi ki; Geçen yıl tohumları fazla korunaklı ortamda, evin içinde,büyüyecekleri doğal ortamdan uzak, fazla özen göstererek çimlendirdiniz, sesimi pek çıkarmadım.
Bu kez, tohumları dışarda ama soğuk,kırağı,rüzgardan koruyarak çimlendirelim.
Biz de tohumları genişçe bir saksının içinde ince bir toprak tabakasının altına yatırıp bahçenin kuytu bir köşesinde yerleştirdik.
Gündüz bol sulayıp güneşin altında tuttuk, akşam olunca üzerini naylonla örttük.Bu süreçte İstanbul'da hava iyice soğuyup,gece don noktasına bile ulaştı ama biz korunaklu köşeye ve naylon örtüye güvendik.
Çok uzun bir süre hiç bir kıpırdanma olmayınca, bu yıl baştan çuvalladığımızı düşünüp guruba yazmadım değil.
Tam bu aşamada,29 mart günü tohumlar kaygımı duymuş gibi güneşin cilvesine dayanamayıp filizleriyle yeryüzüne 'merhaba' dediler. Doğanın muhteşemliğine bir kez daha hayran kaldım.
ADETA FIŞKIRDILAR...
1-2...derken birkaç gün içinde fışkırıcasına çoğaldı narin fideciklerin çimleri.
Sevgili Nalan hanımdan bu yılki Armada buluşmasında aldığım KONYAR ÇİFTLİĞİ'nin tohumlarının fideleri benimkilerden daha güçlü gövdeli, daha iri çift yapraklı...Bu ayırımı görmek bile ilginç deneyim benim için.
Tohumların çimlenme sürecinin ev içindekinden daha uzun olması bahçıvan Bekir'e göre hiç önemli değil, aksine fidelerin güç kazanması ve domateslerin dış koşullara dayanıklı olması için gerekli bile...
TOPRAK VE SAKSI KOŞULLARI....
Toprağımız iyi yanmış koyun gübresi ile desteklenmiş orman toprağı... Kanlıca'da,deniz kenarındaki, saksı ve bitki satan işletmeden aldım güvenerek.
Fışkıran çimleri, fide aşamasında küçük kaplara bölüştürüp güçlendirecek sonrada İKEA'dan alacağım derin saklama kaplarına dikeceğim.
Geçen yılki,Bauhaus'tan aldığım,dikdörtken uzun saksıların derinliğinin az olduğunu düşünerek bu yıl derinliğe özellikle dikkat edeceğim.

1 yorum:

A.T. dedi ki...

Haydi, rastgele!
(Konyar'lar da Bekir gibi çimlendirmişti zaten kendi pembelerini:
http://pembedomates.blogspot.com/2007/04/pda-ile-pembeleri.html

Sevgiyle